90’ların müziğinin tadı hala damağımızda… Şarkı sözleri, melodiler ve ritimleriyle müzik tarihinde son derece kendine özgü bir zaman dilimi. Günümüzde ise son derece kendini özleten, özledikçe dinleten ve unutulmazlığını daha da perçinleyen bir dönem.
90’ların ve günümüzün en önemli sanatçılarından, vazgeçilmez ve unutulmaz şarkıların sahibi Pınar Aylin ile Çeşme’de keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.
Pınar Hanım merhabalar,
Öncelikle bu keyifli röportaj için teşekkür ederiz.
Bugün Çeşme’de harika bir akşamüstünde buluştuk. İstanbul’da “Her İzmirli bir gün İzmir’e dönecektir.” diye bir söz vardır. Siz Çeşme’ye yerleşmeye nasıl karar verdiniz?
Benim hikayemde Çeşme hep vardı… Bir gün yerleşeceğimi söylerken henüz otuzlarımın başındaydım. Herkes şaka yaptığımı düşünüyordu ama ben ait olduğum topraklara döneceğimi hep bilerek, doğanın içinde bir yaşamın hayalini hiç bırakmadım. Zor ama çok doğru bir kararla da, tahminimden epey önce, çok şükür ki bu hayali gerçekleştirebildim.
Yaz-kış buradasınız, zamanınız nasıl geçiyor?
Çeşme Ocak Şubat haricinde pek kış yapmıyor, daimi bahar diyebiliriz.. Doğanın döngüsüne kapılıp giderken zamanın nasıl geçtiğini anlamıyoruz. Tabii saf ve gerçek bir hayat tercihi olabilen ancak burada mutlu olabilir… Temmuz Ağustos dönemini hiç saymıyorum, bizler sürekli yaşayanlar olarak, o 2 ayın bitip, Çeşme’nin bize kalmasını bekliyoruz.
90’lara damga vuran şarkılarınız hala akıllarda ve dillerde. O dönemlerde ben de kendimi ortaokul lise yazlarında ekranda enerji dolu kliplerinizi izlerken çok net hatırlıyorum. Yaza sizin ve şarkılarınızın enerjisiyle girerdik.
Deliler Gibi, Ya Sen Gidipte, Çöl Fırtınası, Sebebini Sorma, Masal Buya ve daha nice eseriniz… 90 lari farklı ve unutulmaz kılan sizce nedir?
‘Dijitalden önce son çıkış’ diye adlandırdığım o dönemde bizler, o müthiş albümleri ve hitleri ardı ardına çıkarırken, ne önemli bir şeye şahitlik ettiğimizi pek anlamamışız… Aslında bizler de sizler gibi bizim şarkılarımızla büyümüşüz. Hepimiz çok gençtik ve her şeyi maksimum iyi niyetle ve samimiyetle yaptık. Sanırım sihir burada!
Son performanslarınızda 90lar bağıyla çok güzel 3 konsept oluşturdunuz. Jazzy 90’s, Best of 90’s ve Düet 90’s. Detaylarından bahseder misiniz?
Evet sahne performansları benim geri dönüş projemde Jazzy90s ile başladı. Sadece kendi hitlerimi değil döneme damga vurmuş tüm eserleri de repertuarda toplayıp, jazzy dokunuşlarla bambaşka bir formda zenginleştirdik… Arkamda hocaların hocası Zafer Çebi ile bir Quartet eşliğinde 2 saatlik bir şölene çevirdik. Daha büyük ölçekli konserler için BestOf90s konseptini kullanıyoruz.
Bu defa 8 kişilik bir ekiple zaman yolculuğuna çıkıyoruz. Ve son olarak kıymetli tenor Levent Gündüz ile birlikte Adnan Saygun konser salonunda startını verdiğimiz Düet90s var. Dönemin müthiş düet şarkılarını, teatral bir atmosferde birlikte yorumluyoruz. Hepsi birbirinden özel ve tadı damakta kalan projelerle sahne tüm hızıyla devam ediyor…
Performanslarınızı nerelerde izleyebiliriz?
İstanbul’da Zorlu Touche’de “Jazzy90s” izlenebilecek. İzmir’de ve Alaçatı’da da kaliteli mekanlarda ve konser salonlarında az ama öz sahne çalışmaları devam edecek. Bir de sezonluk anlaşmalı 5 yıldız otellerimizde “BestOf90s” performansları olacak.
“Düet90s” in tekrarları da bu kış yine büyük ölçekli kültür merkezlerinde sahnelenecek.
Gelen dinleyicilerden nasıl yorumlar alıyorsunuz?
Yorumlar müthiş karşılıklı bir hikaye paylaşıyoruz aslında…
Şarkıların sihirli akışında, hiç ara vermeden , bazen 2 buçuk saati bulduğumuz ama kimsenin bitmesini istemediği bir deneyimi paylaşıyoruz. Dediğim gibi bu bir nevi tadı damakta kalan bir zaman yolculuğu…
Günümüzde aslında bir yandan hep sorguluyoruz… Hayatlarımızda ne değişti, neyi arıyoruz?
Sanki bir “öz” arayışı bu…Sizce ne oldu?
Bizim şarkılarımızın bir ruhu vardı. Sözleriyle, melodik yapılarıyla, orkestrasyonuyla…
Albüme girdiğimizde 1 sene üzerinde çalışıp, onunla yatar onunla kalkardık. Şimdi her şey fast food tadında, şarkılar da. Sound önde, dijitale yapılan işlerde intro bile yok çünkü kimsenin düğmeye basmak için beklemeye tahammülü yok.. Tek kullanımlık bardaklar gibi yapılıp atılıyor şarkılar ve geliyor sıradaki.!
Sizce dijitalleşme müziğin üretimini ve tüketimi nasıl etkiledi?
Dijitalde her şey var ama fiziki anlamda hiçbir şey yok. Yani elimizde tuttuğumuz CD ler , kasetler, plaklar yerini sticklere bıraktı. Tıpkı her şeyde olduğu gibi var ama yok! Vitrinde her şey var ama derinlemesine hiçbir şey yok.
Artık yapay zekada müzik yapıyor… Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Yapay olan hiçbir şeyden hoşlanmıyorum hele yapay zekayı insanlık için tehlikeli buluyorum. Benim için müzik önce ruhu beslemeli ve kalıcı olmalı.
Peki dünyanın değişimine uyum için kişisel gelişim anlamında neler yapıyorsunuz?
Yazdığım kitap; Peri Masalı “21” de anlattıklarım ve söylediklerimle uyumlu bir yaşam sürmeye ve ışığı çoğaltmak için elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum. Uyanışa doğru sancılı bir doğum sürecinde Dünyamızın bilince ve aydınlığa evrilmesini diliyorum.
Güçlü kadın olmayı vurguladığınız röportajlarınız var. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
Kadın varoluşu gereği çok güçlü yaratılmış… Şartlarla ve zamanla kendi gücünden uzaklaştırılmış olsa da, isterse her şeyi yapabileceğinin farkında ve içsel olarak bunu biliyor. Sadece asla vazgeçmeyeceği tek şeyin kendisi olduğunu hatırlamaya ihtiyacı var.
Sırtınızı kendinize dayadığınızda bilirsiniz ki, siz izin vermedikçe düşmezsiniz! Evet bu herkesin kendi yolculuğu ve dik duran ama esnemeyi bilen, bir Amazon ruhunda bile zerafetini kaybetmeyen kazanıyor.
Son olarak gerçekten zamana meydan okuyorsunuz. Bunun sırrı sizce nedir?
İçimi beslemeyi öncelikli tutuyorum o bir şekilde bana karşılığını veriyor…
Su ve uyku çok önemli hayatımda. En çok da genlerim için teşekkür ediyor ve verilen emanet bedene özenle sahip çıkıyorum.