İçinde bulunduğumuz hız çağının kuşatmasında, daha seri olmaya, aynı anda birçok işi yapmaya, farklı rolleri kusursuz biçimde giyinmeye çalışıyoruz. Ve bütün bunları paralel şekilde ilerletirken merkezimizden savruluyor, kendimizden ve doğadan kopuyoruz. Geçmiş hikâyelere takılmak, kaygılarla boğuşmak, yaşam ahengimizi zaman zaman yitirmemize neden oluyor. Özellikle son dönemde bende bulunduğum bu durumu sorgularken ‘İyi ki Vakfı’ kurucusu Füsun Kuran’dan aldığım davette yolum yazar İlksen Utlu ile kesişti.
Maslak Kulis’te ‘Anneler Günü’ buluşmamızda ‘Ahenk İçinde’ adlı kitabından bahseden yazar, “Kendimiz ve yaşamla ahenk içinde olmak ancak ayrılmaz bir parçası olduğumuz doğayla ilişkimizle mümkün.
Doğanın salınımlarıyla uyum içinde, yazı yazda, baharı baharda, kışı kışta yaşamak ve merkezinde, hafif, telaşsız bir akışta olmak, nefeslenmek” şeklindeki konuşmasıyla ipuçlarını paylaştı.
Doğadaki doğal akış
“Yaşadığımız hayatta ne zaman içimizdeki suyu, ateşi, toprağı, havayı hissediyoruz o zaman evrenin doğal akışıyla akmaya, yaşamaya, üretmeye başlıyoruz. Doğa ile kurduğumuz irili ufaklı ilişkilerde eğer tüm mevcudiyetimizle ve isteyerek o andaysak evren bize neler neler fısıldıyor özümüze dair aslında…. Yeter ki dinleyecek kulaklarımız, görmeye istekli gözlerimiz ve hissetmeye gönüllü açık bir kalbimiz olsun” diye sözlerine devam eden Utlu, yeni nesillere rol model olmanın önemine de dikkat çekti. Haydi şimdi siz de derin bir nefes alıp, arkanıza yaslanın ve ahenk içinde bir yaşam için doğayı yeniden keşfedip içinizdeki sizi bulun…
