Selçuklu Devleti’ne iki yüz yıl başşehirlik yapmış olan Konya, hangi inançtan, hangi dilden ve hangi ırktan olursa olsun, insan olabilen herkesi iyiliğe ve güzelliğe davet eden bir özelliğe sahip. MÖ 7400 ve 6200 yılları arasında18 Neolitik yerleşim katmanına ev sahipliği yapan Konya’nın Karatay bölgesindeki 800 yıllık Selçuklu Kervansarayı, 2 ay önce aslına uygun restore edilip müze otel olarak açılmıştı. Geçen hafta, 12. yüzyılda İbn-i Arabi ile Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin buluştuğu Konya’daki bu rüya gibi müze otele gittim ve gördüklerimi sizlere aktaracağım.
TÜRKİYE’NİN EN BÜYÜK LAVANTA BAHÇESİ
Bozkırın ortasındaki Obruk Kervansaray Müze Otel, eşsiz ve ihtişamlı bir zanaat eseri. Çevresi Türkiye’nin en büyük lavanta bahçesine dönüştürülmüş. Dünyanın dört bir yanındaki benzer ruhlarla buluşturma, anlamlı güzellikleri keşfetme ve şekillendirme arzusuyla Dr. Cem Kınay yatırımıyla turizme kazandırılan kervansarayın kapısına geldiğinizde, ruhu dinlendiren büyüleyici bir çekicilikle karşılaşıyorsunuz.
Kapıdan içeri adım attığınızda geniş bir avlu sizi karşılıyor. Sağ ve sol tarafında Rumi Tat ve Koku Müzesi yer alıyor. Mutfak malzemelerinden masa ve sandalyelere kadar tarihi malzemelerle donatılan avludan otel bölümüne giriliyor. Geçmişte yolcuların atlarıyla birlikte konakladıkları 13 ahır, inanılmaz güzellikte sanat eseri odalara dönüştürülmüş. Her oda yerden ısıtmalı ve banyolarında Türk hamamı bulunuyor.
GEÇMİŞE YOLCULUK YAPMAK İSTER MİSİNİZ?
170 metre derinliğe sahip, 145 metrelik kısmı suyla dolu olan Türkiye’nin en büyüğü Kızören Obruk Gölü, otelin 50 metre ilerisinde. Oteli görmek büyük bir ayrıcalık ama sırf buraya damak çatlatan leziz yöresel yemekleri tatmak için bile gidilebilir.
Tarih, kültür ve manevi mirasını tanıtmaya yönelik çeşitli sergilere de ev sahipliği yapan kervansaray, dünyada tek olma özelliğine sahip. Değerli tarihi eserler ve yüzyıllar öncesine ait obje ve sanat eserleriyle geçmişe yolculuk yapmayı hayal eden gezginlere duyurulur.