Moda dünyasının yakından tanıdığı tasarımcı Cengiz Abazoğlu bir süredir sessizliğini koruyor. Ünlü modacıyı Bodrum’daki evinde ziyaret ettiğimizde kendisinin fırtına öncesi bir sessizlik içinde olduğunu gördük.
Geçtiğimiz yıllarda yaşanan pandemi sonrası yarı zamanlı İstanbul ve Bodrum’da yaşamaya başlayan Abazoğlu, Bodrum’daki evinde hummalı bir şekilde resim yapıyormuş. Dev boyutlu çağdaş resimler tasarımcının renklerle olan bağını iyice güçlendirmiş.
Daha şimdiden önemli koleksiyonerlerin özel koleksiyonlarında yerini alan Abazoğlu imzalı tabloları yakın zamanda yurtdışındaki bir galeride sergilenirken görmek şaşırtıcı olmayacak.
Kahve sohbetimiz sırasında sorularımızı da yanıtlayan Abazoğlu’na sizler için sorduk.
Giysi tasarlamak ve resim yapmak. Sizce hangisi heyecan verici?
Bir moda tasarımcısı olarak tabi ki giysi tasarlamak hala çok yüksek bir tatmin benim için. Fakat resim yapmak kendimi yeniden keşfettiğim heyecan verici yeni bir yolculuğa çıkmak gibi bir his.
Resimlerinizi görücüye çıkartmayı planlıyor musunuz?
Şimdilik kapalı kapılar arkasında kalması fikrindeyim. Fakat üretimlerim hem yakın dostlarım hem de Türkiye’nin önemli koleksiyonerleri olan bazı isimlerin koleksiyonlarına dahil oldu bile. Bu teveccüh beni hem cesaretlendirdi hem de motivasyonumu arttırdı.
Yurtdışında bazı galerilerin ilgilendiği konuşuluyor.
Bir iki uzman isim ve galeri sahibi ile görüşme fırsatım oldu. Oldukça cesaretlendirici yorumlar aldım. Gelişmeleri zamana bırakmayı tercih ediyorum.
Modacı kimliğinizden uzaklaştınız mı ?
Kesinlikle hayır. Atölyemde çalışmalar devam ediyor. Fakat yüksek moda olarak tanımlanan Haute Couture artık ciddi maliyetler ve zaman anlamına geliyor. Dolayısı ile bu geleneksel ve lüks giyim tarzını benimseyen önemli aileler dışında vaktimi herkese harcamayı tercih etmiyorum. Fotoğraflarının basında veya sosyal medyada yer almasını tercih etmeyen bir kitle var ki tasarımlarımı üzerlerinde görmekten gurur duyuyorum. Gerçek tatmin bu oluyor.
Moda ve resim aynı anda tam gaz diyebilir miyiz ?
Aslında artık ayağımız frende demek daha doğru olacak. Zamanımı, üretimlerimi ve yaratıcılığımı zamanla yarıştırmıyorum. Bodrum ve İstanbul’daki atölyem arasında keyifli ve tatmini yüksek bir evre yaşıyorum.